Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bitmeyen Döngü!

Bitmeyen Döngü!   Kürt siyasal bilincin öyküsünü anlatma yönünde her teşebbüs, bizi Kürt ulusal mücadelesini anlamaya götürür.   Zira siyaset bir eylemdir, onu belirleyici kılan alanlar vardır. Bir ulus açısından siyaset öteki karşısında bağımsız ve egemen olmayı amaç edinen teorik ve pratik bir eylemdir. Bir bütün olarak siyasal bir eylemin toplumsallaşması buna bağlıdır. Bir ulus açısından meşruiyet siyasal ve toplumsal düzenin sağlanmasıyla gerçekleşir. Siyasalın temelini oluşturan sosyal, ekonomik ve kültürel alana ilişkin olan görüntüler siyasal aklın esasına taalluk eder. Çünkü siyasi bir eylemin belirleyici normları sözkonusu bu siyasal aklın mantığı bağlamında görünürlük kazanır.   Siyasal aklın görevi, bilgi üretmek değil, hükmetmek, yönetim ve kamu otoritesini sağlamak veya bunun kavram ve tasavvurunu ya da uygulanma biçimini açıklamaktır. Devletsiz uluslar açısından siyasal bilinç ve siyasal akıl gibi kavramların kullanış tarzı özgürlük bağlamında değ...

Kurucu özne fikrinin gerisinde yatan nedir?

  Walter Benjamin, VII. Tezinde galip gelenlerin ele geçirdiği ganimetlerin, kültürel zenginlik adı verilerek egemenlerin mülkiyetine geçirildiğini söyler. Buna karşılık Benjamin, “tarihin havını tersine taramak” ifadesini kullanır. Benjamin bu ifade ile galiplerin karşısına ezilenlerin geleneğini çıkarmanın yanı sıra tarihi kendi kaderine bırakıldığında yeni felaketler ve yeni barbarlıklar ve ezme biçimleri yarattığına dikkat çeker.   Tarihin devlet sahibi uluslarla özdeş kılınması sömürgeleştirilen öteki ulusları mevcut düzen karşısında her türlü değerden yoksun kılarak “kaderin derin mutlaklığında melankolik bir tabi olmaya yol açar.” Bu durumda sömürge uluslar kendi tarihine, kültür ve moral değerlerine karşı yıkıcı bir savrulma yaşar. Tam da burada kültürel zenginlik, ortak kültür adı verilerek süreç içerisinde tüm bu değerlerin egemenin hâkimiyetine aktarıldığı görülür. Bir diğer ifade ile egemen sömürgeciliğin ben merkezli tarihsel özne anlayışı ve bu özne üzerine inş...

Yaza Dönüşmeyen Baharlar

  Kürtlerin sahip olduğu kısmi yetkiler Cumhuriyet ile birlikte bir çırpıda rafa kaldırılır. O yıllarda Kürtler idari ve kısmen siyasi özerkliğe dayalı hâkim konumunu büyük ölçüde yitirir. Büyük sarsıntılara neden olan “devrimler”le birlikte Kürtler, Cumhuriyetin tekçi politikalarıyla karşı karşıya kalır ve tırpanlama başlar. Kısa sürede askeri otokrasiye dönüşen Cumhuriyetin Kürt politikaları hız kesmeden devam eder. Boyun eğmek istemeyen Kürtler karşı koymak istediyseler de başarılı olamadılar.  Bir başka ifadeyle, güçlü bir merkezi otoriteden ve yanı sıra uluslararası destekten yoksun olan Kürtler, hak ve özgürlüklerine ilişkin amaçlarını hiçbir şekilde gerçekleştiremediler. Ancak şu unutulmamalıdır ki, Kürtler rejim değişikliği karşısında pek çok kez belirleyici etkiye sahip ulusal mücadele örneği ortaya koydular. Kısa vadedeki yaşanan başarısızlık irdelendiğinde farklı nedenlerin olduğu göz ardı edilemez. Kürtlerin Türkleştikleri görüşü hâkim olsa da milli/ulusal duygun...

“Koruyan” ve “Kollayan” Olarak Din, Devlet ve Siyaset

  “Bir ulusa dinini terk ettirebilmenin tek yöntemi onu boyunduruk altına almaktır.” Bir ulus açısından meşruiyet,   siyasal ve toplumsal düzenin sağlanmasıyla gerçekleşir. Günümüzde bu düzeni sağlayacak aygıt ulus merkezli devlettir. Devlet ise “siyasi olan”ın üstünde bir karar verme yetkisine sahiptir.   Bir ulusun politik, ekonomik ve kültürel alanlarda meşruiyetine son vermek, onun self-determinasyon hakkını yok saymaktır. Bu bakımdan devletler, ulusların siyasal ve anayasal düzeninin yansıtıldığı kurumlardır. Siyasetin başat problemi meşruiyetin kaynağıdır. İnsani bir etkinlik kabul edilen siyasi meşruiyetin kaynağı kutsala değil, insani eylemlere dayandırılır. Öyleyse siyasi meşruiyetin kaynağı veya karar merkezi de bu güçtür. Siyaset, karar verme etkinliğidir. Modern devlette egemenlik meşruiyetini halktan alan devlete özgüdür ve bu yüzden Ortaçağ ve günümüz teokratik rejimlerde olduğu gibi egemenlik Tanrı ve onu temsil yetkisine sahip olduğunu iddia eden iktid...

Ulus, Tarih ve Siyaset

  Bir ulus açısından bellek, tarih ve siyaset gibi kavramlar arasında kendine özgü bir bağ olduğu söylenebilir. Ulusal siyasetin önemli hususiyetlerinden biri de budur. Tarih olarak adlandırılabilecek her şey (dil, kültür, kimlik, coğrafya) siyasetin konusudur. Nitekim bir ulusun geçmişi, bilgi ve kültürü tarihi deneyimden hareketle şekillenir ve siyasi tarihi de bu perspektifte biçimlenir. Bu çerçeveden bakıldığında tarih, içselleştirici ve kapsayıcı merkezi yapısıyla, kurumsallaşmış siyasetin kabul görmesinin temelini oluşturur. Diğer bir ifade ile siyasetin söylemleri ile onları özetleyen düşünsel çerçeve tarihin siyaset açısından bir inşa faaliyeti olduğuna atıf yapar. Bu anlamda Kürtler ulus ve siyaset uyumluluğu konusunda büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Yirminci asırda Ortadoğu’da tarih ve siyasetin entelektüel boyutunu büyük ölçüde kaybettiği söylenebilir. Ancak bunun Kürtlerde daha şiddetli bir biçimde hissedildiğini söylersek abartmış olmayız. Bunun temel nedeni günc...

Eşitsizliğin Aşılmasında Ulus Söylemi

  İki yüz senedir kimi zaman etkinliğini koruyan, kimi zaman da modasının geçtiği ilan edilen milliyetçilik ulusal bağımsızlık mücadelelerinde önemli bir rol oynamıştır. Doksanlarda yeniden öne çıkan milliyetçilik, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ona bağlı eski parçalarından olan ulusların özerkliklerini ilan etmesiyle sonuçlanmıştır.  Sovyetlerle sınırlı kalmayan bu durum Yugoslavya’yı etkisi altına alarak birçok ulusun bağımsızlık özlemini gerçekleştirir. Milliyetçiliğin hâlâ revaçta olduğunu gösteren buna benzer onlarca olay ve olgu vardır. Peki, milliyetçilik veya ulusların bağımsızlık arayışı yalnızca kriz, buhran ve savaş gibi çatışma durumlarda mı ortaya çıkar? Kuşkusuz bu gibi durumların milliyetçilik üzerinde önemli etkileri olsa da bunun dışında da birçok faktör söz konusudur. Ulusların veya toplumların kendi kendini yönetme istemi modern çağın kolektif bilincini yansıtmakla beraber, son iki asra damgasını vuran devlet yapısının da temelini oluşturur. Bu bakımdan ...

“Pierre Hadot: Plotinos Ya Da Bakışın Saflığı”

Resim
  *Pierre Hadot, Plotinos Ya Da Bakışın Saflığı, Doğubatı Yayınları Stoacılık, Marcus Aurelius ve Yeni Platoncular üzerine yaptığı çalışmalar ve çevirilerle dünyada tanınan Fransız Felsefeci Pierre Hadot, “Plotinos Ya Da Bakşın Saflığı” çalışmasında Yeni Platonculuğun kurucusu Plotinos’un hayat hikayesini yanı sıra felsefesine dair etkileciyi bir çalışma sunuyor. Doğu Batı Yayınlarından çıkan kitaba ilişkin bir değerlendirme yapılmasının yararlı olacağı kanaatindeyim. Bu kitabında Hadot, Plotinos felesefesinin temel öğretilerini aktarmakla kalmaz, aynı zamanda düşüncesinin ana hatlarını oluşturan “Mevcudiyet, Aşk, Erdem, Tatlılık ve Yalnızlık” gibi konulardan hareketle Antik dönem düşüncenin temel meseleleri olan “Tin, Ben, Bir, İyi, güzel ve Erdem” kavramlarını ele alıyor. Kitabına “Plotinos’un Portresi” başlığıyla giriş yapan Hadot, Plotinos hakkında bir dizi bilgi aktarır. Hadot’ya göre, “bir vaaz biçimi olarak felsefe erdemli yaşama davettir ve filozof zihinlere yön veren bir k...

Siyasetin Politik-Teolojisi

Teoloji ile politika arasındaki ilişki konusu uzun bir tartışmayı gerektirir. Tartışmalar teoloji ile politikanın uyuşmazlığı şeklinde de özetlenebilir. Bu uyuşmazlığın, din ile felsefe (vahiy-akıl) arasında bulunan o eski uyuşmazlığın bir ürünü olarak görülebilir. Teolojinin politika ile ilişkisi sonuçta devlet veya iktidarı ayakta tutan “aşkın” bir ilişkilenmenin ifadesidir. Varlığını “Kutsal Kitab”a dayandıran bu bağ aynı şekilde teolojiye dayalı toplum oluşturmada manevi bir duruma işaret eder. Burada esas olan iktidar, güç ve devlet yönetiminde teoloji ile nasıl ve niçin ilişkilendiğidir. En başından belirtelim ki, sözkonusu bu ilişkilenmenin teolojinin esasını oluşturan Tanrı, kutsal ve inanç savunusu çerçevesinde olmadığıdır, zira günümüzde politik değerlendirmelerde öne çıkan “teoloji-politik” olanın pratik siyasete neden ilgi duyduğudur. Muhafazakâr, sosyalist ve liberal politikacılarda izine rastlanan bu ilişki, günümüzün siyasi olgu ve olaylarını değerlen...