“Koruyan” ve “Kollayan” Olarak Din, Devlet ve Siyaset
“Bir ulusa dinini terk ettirebilmenin tek yöntemi onu boyunduruk altına almaktır.” Bir ulus açısından meşruiyet, siyasal ve toplumsal düzenin sağlanmasıyla gerçekleşir. Günümüzde bu düzeni sağlayacak aygıt ulus merkezli devlettir. Devlet ise “siyasi olan”ın üstünde bir karar verme yetkisine sahiptir. Bir ulusun politik, ekonomik ve kültürel alanlarda meşruiyetine son vermek, onun self-determinasyon hakkını yok saymaktır. Bu bakımdan devletler, ulusların siyasal ve anayasal düzeninin yansıtıldığı kurumlardır. Siyasetin başat problemi meşruiyetin kaynağıdır. İnsani bir etkinlik kabul edilen siyasi meşruiyetin kaynağı kutsala değil, insani eylemlere dayandırılır. Öyleyse siyasi meşruiyetin kaynağı veya karar merkezi de bu güçtür. Siyaset, karar verme etkinliğidir. Modern devlette egemenlik meşruiyetini halktan alan devlete özgüdür ve bu yüzden Ortaçağ ve günümüz teokratik rejimlerde olduğu gibi egemenlik Tanrı ve onu temsil yetkisine sahip olduğunu iddia eden iktid...